OKUMAK, ANLAMAK VE YORUMLAMAK ÜZERİNE

Kitap Tavsiyesi:

Bazı kitaplar vardır, öyle bir solukta okuyacağınızı düşünmezsiniz; ama elinize alıp okumaya başlayınca uzun süredir bu kitabı arayıp nihayet bulduğunuzu düşünürsünüz. Ben de uzun süredir bu kitabı arıyormuşum da haberim yokmuş. İlk gün kitabın yarısını okudum. Hani retina ameliyatı olmamış olsam gece uyumayıp bitirebilirdim de…

Bazılarımız kişisel gelişim kitaplarına mesafeli durmayı tercih eder. Önyargı ile yaklaşır. Ya da tam tersine kendi sorunlarına kitabın çare bulacağını zanneder. Oysa herkes bilmelidir ki “çare sizsiniz”. Evet, çare ancak sizin tarafınızdan üretilecektir. Daha önce düşündüklerinizin hiç tanımadığınız bir yazar tarafından yaşanılıp, bu kitapta anlatılıyor olması doğru yoldayım rahatlığıyla yürümenizi sağlayacaktır. İnsan ilk defa gittiği bir yolda hele bazen bu yolculuk karanlıksa içinde ister istemez bir tedirginlik vardır; ama o yolculukta görecekleriniz ve yollarda karşılaşacağınız zorluklar size az çok tarif edildiyse tedirginlik duymadan yürürsünüz. İşte Gökhan Okçu size yazdığı bu kitapla, bu konforu sağlamış. Bir solukta okumanız dileğiyle, yolunuz aydınlık ve açık olsun.

Aceleci Sinek Süte Düşer, Gökhan Okçu - Elma Yayınevi

Blog yazarı: Hülya R. KARASU (Sınıf Öğretmeni)

OKUMAK – ANLAMAK – YORUMLAMAK ÜZERİNE

Her yıl dönem sonlarında öğrencilere dersleri tekrar etmelerini, eksik oldukları konuları kapatmaları için tatilin bir fırsat olduğunu söylerim. Öğrencilere bu yıl farklı olarak “okuduğu bir metni yorumlayabilecek, ana fikir çıkarabilecek, analiz-sentez yapabilecek düzeye gelebilmesi” için gerekli çalışmaları yapmalarını öneriyorum. Neden mi? Çünkü bu özelliğini geliştirebilen öğrencilerin 21. yy. insanı olma yolunda ilerlediği ve sınav başarılarının da otomatik olarak yükseldiği görülmektedir.

İnsanlar hayatı boyunca çeşitli sınavlara girmektedir. Son yıllarda görüldüğü üzere, sınavlarda eskisi gibi ezber bilgiye dayalı sorular yer almamaktadır. Sorular artık; “Öğrencinin verilen bir metni okuyarak, metnin içeriğini muhakeme edebilmesini, farklı disiplinler arası bilgisini transfer edebilmesini ve metinden hareketle birden fazla kazanımının ölçülebilmesini sağlayacak nitelikte” çıkmaktadır. Bu tür sorular sadece Türkçe dersinde değil, diğer derslerin sorularında da karşımıza çıkmaktadır. Bloom (1995: 60) okuduğunu anlama gücü ile öğrencilerin matematik, fen bilimleri, sosyal bilimler, dil ve edebiyat derslerindeki başarıları arasında bir ilişkinin olduğunu ortaya koymuştur.

Okuma, hem kelime tanıma becerisine hem de okuduğunu anlama becerisine bağlıdır. Okuduğunu anlama becerisi, çeşitli etkenlere (kişinin, fizyolojik, psikolojik durumu ve içinde yaşadığı toplumla sosyal kültürel etkileşimine) bağlıdır. Sağlıklı bir insanın zihinsel işlevlerini yerine getirebilmesi için iki şekilde beslenmesi önemlidir. Birincisi beynin ihtiyacı olan besinlerin günlük olarak düzenli alınması, ikincisi beynin bilgi açısından doyurulması, gerekli ön koşullardır. Buna ilaveten kişinin içinde yaşadığı toplumla, sosyal-kültürel etkileşimi de gözardı edilemez. Zihin kapasitesinin tam olarak kullanılabilmesi kişinin merak, istek, motivasyon ve konsantrasyonuna bağlıdır. Bundan sonrası teknik olarak, bilginin araştırılması, bilgiye ulaşılması, bilginin öğrenilmesi ve transfer edilmesi ile pratiğe geçirilmesi evresidir. Gençlerin her geçen gün kitap okuma alışkanlığını kaybettiği, yeni bir bilgiyi öğrenmek istemediği görülmektedir. Bazı gençler, okumak zorunda olduğu bir yazıyı veya problemi anlamakta zorluk yaşadığının farkında olduğu halde, hala okumamak için direnmekte, ihtiyacı olan bilgiye en kolay yoldan -zaman ve enerji harcamadan- bilgisayar veya cep telefonlarından ulaşmak istemektedir. Oysaki algılayabilmek ve yorum yapabilmek için iyi bir okuyucu olmak gerekir.

Gençlerde gelişen okumama alışkanlığı sonucunda, gençlerin kendini ifade etme, kelime dağarcığını geliştirme, okuduğunu anlama gibi bir takım zihinsel işlevleri de gerilemektedir.

İnsanların okumak, anlamak ve yorumlamak konusunda kendilerinde yapılandırmaları gereken hususları sıralamak istiyorum:

1- Zenginleştirilmiş Çevresel Uyaran: Doğumdan itibaren çocuğun dış çevresinin (sosyal ve kültürel anlamda) mümkün olduğunca zenginleştirilmiş uyarıcılarla donatılması algının gelişmesi için iyi bir temel olacaktır. Böyle bir çevrede yetişen çocuk, akranlarına göre daha fazla ön bilgiye sahip olmaktadır. Aile, çocuğun yaşadığı ilk ve süreğen çevresi olduğuna göre, ebeveynlerin de kendilerini entelektüel anlamda beslemeye devam etmesi gerekmektedir.

2- Çocukta Merak ve İlgi Uyandırma: Çocuk istemeden giderilen ihtiyaçlar ve çocuğa sunulan imkanlar, çocuğu tembelleştirir, merak ve ilgisini köreltir. Bu nedenle ebeveyn özellikle 0-6 yaş döneminde ve daha sonraki dönemler içinde çocuğunun ihtiyacını gidermenin ötesinde daha fazlasını yapmamalıdır. Çocukta merak ve ilgi uyandırmak için; günlük hayatta kullanılan araç ve gereçlerin işlevlerini yaşatarak öğretmek, kendi kendisine öğrenmesini ve yetebilmesini teşvik etmek, çocuğa soru sormak, çocuğun sorduğu soruları bıkmadan cevaplandırmak, bilgilendirmek, nesneler veya fotoğraflar göstererek, bunlarla ilgili sorular yöneltmek, çocuğu düşünmeye sevk etmek yararlı olacaktır.

3- Okuma Alışkanlığı Kazan-(dır)ma: Okul öncesi dönemde ebeveynin çocuğuna her gün kitap okuması, okula başladıktan sonra da yaş dönemi özelliklerine göre, uygun kitapların çocuğa düzenli olarak okutturulması gerekmektedir. Çocuğa okuduğu kitabın özetini anlattırmak ve kitabın içeriğiyle ilgili sorular sormak, okuma alışkanlığı kazandırmakla kalmaz, aynı zamanda çocuğun ifade etme, okuduğunu algılama, yorum ve analiz yeteneğini geliştirir.

4- Okunan Metne Odaklanmak: Günümüzde dikkat bozucu uyaran sayısının artmış olması çocuklarda ve gençlerde odaklanma sorununu arttırmıştır. Okumaya başlamadan önce, kişinin metni okuma amacını ve okumanın kendisine sağlayacağı faydayı düşünmesi dikkatini bir noktada tutabilmesine yardımcı olacaktır Okuma sırasında kişi, konsantrasyonunu bozabilecek iç ve dış tüm uyaranlara zihnini kapatır, tek bir noktaya odaklanır ve anda olmayı başarırsa, okuduğunu daha iyi anlayabilir.

5- Kelime, Deyim Ve Atasözü Dağarcığını Arttırma: Kelime, deyim ve atasözü dağarcığını arttırmak için okumak gerekir. Okuduğu metinde bilmediği kelime, deyim ve atasözleriyle karşılaştığında araştıran, bunların anlamını öğrenen okuyucular iyi okuyuculardır. Kişinin kelime dağarcığının artması, anlama ve düşünme becerisini yükseltir. Bir konuyu yorumlama, eleştirme, sorgulama, analiz-sentez yapma bilginin en zor basamağıdır. Kelime dağarcığı geniş olan öğrencilerin, bu tür soyut ve dolaylı anlatıma sahip anlaşılması zor metin sorularını çözmede daha başarılı olduğu görülmektedir. (Yönergeleri anlama, bilginin tespiti, bilgiyi toplama, mecazi veya dolaylı anlatımı algılama, basamakları izleme, karakterleri ve yerleri belirleme gibi).

6- Cümlede Anlam Bilgisini Bilme: Kişinin okuduğu metinden hareketle çıkarımda bulunabilmesi için Türkçe dersinde, “cümlede anlam bilgisi konusuna” vakıf olması gerekir. Bu konuya vakıf olmayan öğrencilerin kaynaklardan araştırarak ya da branş öğretmeninden etüd alarak konuyu detaylıca öğrenmesini öneriyorum.

7- Anlama, Zihinde Yapılandırma, Yorum ve Değerlendirme Yapma: Bazen kelimelerin anlamlarını bilmek, okuduğunu anlayabilmek ve yorumlayabilmek için yeterli değildir. Algılanabilmesi bilgi alt yapısı gerektiren, soyut ve anlaşılması zor içerikli metinler vardır. Öğrencinin soyut ve anlaşılması zor içerikli metinde okuduğunu yorumlayabilmesi; “edindiği ön bilgiler ile metindeki bilgileri karşılaştırabilmesine, bilgiler arasında ilişki kurabilmesine ya da bilginin analiz-sentezini yaparak yeni bir düşünceye ulaşabilmesine” bağlıdır. Metinde geçen kelimelerin anlamlarından hareketle, cümlenin anlamına, cümlelerin anlamından hareketle paragrafın anlamına ve paragrafların anlamından konunun temasına ulaşır. Bu ise; tümevarım, tümdengelim ve anoloji akıl yürütme yöntemlerini kullanabilme becerisini gerektirir. Öğrencilerin akıl yürütme becerilerini geliştirebilmesi için: “Akran veya ebeveyni ile her gün okuduğu bir konuyu analiz etmesini ve konu üzerinde tartışmasını, tartışma sırasında yorum ve eleştiri yapmasını” öneririm. Yorum yapabilmek için “yorumlayıcı okuma özelliğinin” geliştirilmesi gerekmektedir. Yorumlayıcı okuma özelliğinin geliştirilebilmesi; “Metnin ana fikrini çıkarma ve konunun kapsamını belirleme, metinde doğrudan anlatılmayan düşünceleri ortaya koyma, içeriğin doğruluk ve geçerliliğini ortaya koyma, ardışık gelen cümlelerin içeriğine dikkat etme, önemli fikirleri seçme, fikirleri organize etme, kavram ve prensipleri geliştirme, özetleme, çıktıları ve etkileri test etme, ima edilen mânâları anlama, genellemeler yapma, ilişkileri belirleme, ileriye dönük tahmin, önemli ve ilgili olanı belirleme, bilgileri karşılaştırma, uygulamaları belirleme, uygulama yapma, yazarın amacını, karakterlerin eğilim ve motivasyonlarını belirleme, zevk alabilme, yazarın fikir ve eğilimini belirleme, yazara ait bir fikri tamamlama, ortamı başka ortamlarla karşılaştırma, ortamı kişisel tecrübelerle birleştirme, duygusal imajlar oluşturma, duygusal cevaplar oluşturma, okuduğunu yeniden yapılandırma, imlaya dikkat ederek okuma ve argüman oluşturmayı uygulayabilmeye” bağlıdır. (Doç.Dr. Muamber Yılmaz, Mustafa Kemal Ünv.)

8- Sorgulayıcı Anlama: İnsanların hayata hazırlık aşamasında (dolayısıyla sınavlara hazırlık aşamasında), bir metni veya makaleyi, “sorgulayıcı anlama stilini” kullanarak okuması gerekmektedir. Sorgulayıcı bakış açısı şöyledir: Okunulan metnin içeriğinin; kalite, değer, doğruluk, gerçeklik, taraflılık, tutarlılık, ilgililik, yeterlilik veya fikir açısından karşılaştırılması. Yazarın amacının ve tavrının değerlendirilmesi, konunun ortam, ortamdaki dil ve ortamın yapısı açısından değerlendirilmesi, yazarın uzmanlığının değerlendirilmesi, bilgi kaynaklarının değerlendirilmesidir.(Muamber Yılmaz, Mustafa Kemal Ünv.)

9- Ana fikir çıkarabilme: Yazar size ne anlatmaya çalışıyor? Vurgulamak istediği şey ne? Bunu yazarken ne hissetmiş olabilir? Ana fikir genellikle metnin giriş, gelişme ve sonuç bölümünde yer alır. Öğrencinin ana fikir çıkarabilmesi; okuduğu yazıdan ne anladığına, metin üzerindeki tecrübesine ve gramer yapısını bilmesine bağlıdır. Öğrenci benzer problemleri çözümlerken kavramları kullanır, geliştirir, değiştirir ve hipotezleri test eder. Okuduğunu anlayabilmek için bazı sorularda daha önceki öğrenilmiş bilgilerin kullanılması, metinde verilmek istenilen düşüncenin çıkarılması ve bunlara anlam yüklenmesi gerekmektedir. Bazen ana fikir belli bir yerde değil, paragrafın tamamına yayılarak anlatılmış olabilir.

10- Okuma Hızını Dengeleme: Gözünüzün ve beyninizin bilgi toplama hızı farklıdır. Gözün okuma sırasındaki görevi beyni kesintisiz bir şekilde veri ile beslemektir. Eğer göz, beynin bilgi işleme hızının altında bilgi gönderirse, aradaki boşlukta, beyin o konudan kopar ve başka şeylerle ilgilenmeye başlar. Böylece dikkat dağılması gerçekleşir. Hızlı okuma beynin kesintisiz bir şekilde bilgi ile beslenmesini sağladığı için konsantrasyon bozukluğu ve dikkat kaymalarını biraz daha azaltır. Ne kadar yavaş okursanız dikkatiniz biraz daha azalır. Beyin, gözün bilgi toplama hızından 3-4 kat daha hızlı bilgi işleyebilir.(Mümin Sekman, Kesintisiz Öğrenme,1998) Yavaş okumak gibi gereğinden fazla hızlı okumak da dikkati bozucu etkide bulunur. Her insanın verimli okuma hızı birbirinden farklıdır. Verimli okuma hızınızı hesaplamak için: Bir dakikada okuduğunuz kelime sayısına, okuduğunuz kelime sayısının %25 ini eklerseniz ideal okuma hızınızı belirlemiş olursunuz.

11- Okuma Sırasında Dikkat Edilecek Diğer Hususlar: İnsanların okuma sırasında, “başlıklara, alt başlıklara, tanımlara, tarihlere, isimlere, bilimsel araştırmalara, koyu yazılmış kelimelere, italik yazılmış olan kelimelere, altı çizili kelimelere, tırnak işareti içine alınan kelimelere” özellikle dikkat etmesi gerekir. Belirtilen bu noktalar; cümlenin, paragrafın ya da metnin içeriği ile ilgili önemli ve vurgulanmak istenilen noktalardır.

12- Fotoğraf, Resim, Harita, Grafik, Ölçek ve Sembolleri okuyabilme: Matematik, Coğrafya, Tarih gibi derslerde bilgi aktarımını kolaylaştırmak için harita, grafik, fotoğraf gibi araçlar kullanılır. Bu nedenle metinde veya soru içerisinde yer alan resim, harita, grafik, ölçek ve sembollerin anlamlarını okumayı da bilmek gerekmektedir. Sınavlarda başarılı olmak için soruda bu kısımları dikkatle inceleyip istenilen bilgi ile ilişkilendirmeniz gerekebilir.

13- Kendine Güven Duyma, İçten Güdülenme: Yapılan araştırmalarda kendisini içten güdüleyebilen ve kendisine güvenen öğrencilerin anlaşılması zor metin ve paragrafı daha iyi algıladığı görülmüştür. Buna paralel olarak içsel motivasyonu gelişmiş öğrencilerin akademik başarısı da yüksektir.

14- Başkasına Öğretiyormuş Gibi Okuma: Anlamayı geliştirmenin bir yolu da başkasına öğretiyormuş gibi okumaktır (Sekman, 1998: 181). Okuduğunuz metni anladığınızı test edebilmek için, basit cümlelerle anlatabiliyor olmanız gerekmektedir. Arkadaşınız veya ebeveyninizle bu konuda antrenman yapabilirsiniz.

15- Önemli Bilgilerin Altını Çizme: Daha sonra ihtiyacınız olacak bilgileri hatırlamak ve dikkatinizi bir noktaya çekmek istiyorsanız metinde önemli bilgi içeren kısımların altını çizebilirsiniz. Bu yöntem, konu tekrarlarının, etkili bir şekilde yapılmasını ve hızlı bitirilmesini sağlar.

16- Metnin Kenarına Not Alma Veya Özet Çıkarma: Okuduğunuz bir kitabın, önemli bilgilerini kendi cümlelerinizle kitabın üzerine veya bir deftere yazmanız bilginin uzun süre bellekte kalmasını ve tekrarın kısa sürede yapılmasını sağlar.

17- Metinde Düşüncelerin Takibini Yapma: Okuduğunuz metni veya paragrafı daha iyi anlayabilmek için, metinde geçen tek tek kelimelerin anlamının değil, metnin geneline yayılarak anlatılan düşüncelerin takibinin yapılması doğru bir teknik olacaktır.

18- Tekrar Okuma: Bilgi çay gibidir. Çayın çay tadını alabilmesi, “kısık ateşte belli süre demlenmesine” bağlıdır. İlk defa öğrendiğiniz bilgi de düzenli aralıklarla tekrar edilirse kalıcı bir bilgi haline gelebilir. Öğrenci anlamakta zorluk çektiği bir konuyu tekrar okumalıdır. Okuduğunu anlayıp anlamadığını kontrol etmek için: konuyu kendi cümleleriyle anlatabilmelidir.

Okumak ve yorumlamak konusunda son olarak şunları belirtmeliyim ki; İnsanlar farklı sebeplerle okurlar. Bilginin tek kaynağı okumak olmamakla beraber, okuduklarınız sayesinde bilgi biriktirirsiniz. Eğer bir konuda bilgili olduğunuzu iddia ediyorsanız bunu hayata geçirmelisiniz. Amacınız bilgili olmak değil bilge olmak olmalıdır. Bilgili olanlar bilginin taşıyıcısı, bilge olanlar ise bilgisini yaşamında kullanabilenlerdir. Hayatı en iyi yorumlayanlar bilgelerdir.

“Yalanlamak ve reddetmek için okuma. İnanmak ve her şeyi kabul etmek için de okuma. Sadece konuşmak ve nutuk çekmek için de okuma. Tartmak, kıyaslamak ve düşünmek için oku.” Francis Bacon

KAYNAKLAR Bloom, B. S.(1995). İnsan Nitelikleri ve Okulda Öğrenme. (Çev. D. Ali Özçelik), İstanbul: Milli Eğitim Basımevi. Türkçede Okuduğunu Anlama Becerilerini Geliştirme Yolları 139 Ruşen, M. (1995). Hızlı Okuma. İstanbul: Alfa Yayıncılık. Sekman, M. (1998). Kesintisiz Öğrenme. İstanbul: Alfa Yayınları.

Blog Yazarı: Sevil USTA (Rehber Öğretmen)

 
#
Tamam